Hayatınıza farklı insanlar giriyor ama ilişkilerinizin sonu hep benzer mi oluyor?
Sanki hikâyenin karakterleri değişiyor, ama senaryo aynı kalıyor gibi mi?
Bu tekrarların nedeni genellikle şans ya da kader değildir. İnsan zihni, tanıdık olana yönelme eğilimindedir. Bir çocuk sevgi görmek için sürekli çabalamak zorunda kaldıysa yetişkinlikte de sevgiyi hak etmesi gerektiğine inanabilir. Çocukken duygusal mesafeyi sevginin bir parçası olarak içselleştiren biri, büyüdüğünde hep soğuk, ulaşılmaz kişilere çekilebilir.
Bu tekrarlar, geçmişte eksik kalan bir duygusal deneyimi tamamlama çabasıdır. Fakat çoğu zaman kişi fark etmeden aynı hayal kırıklığını yeniden yaşar. “Hep aynı şey oluyor, neden hep benim başıma geliyor, neden hep aynı tiplere çekiliyorum…” Bu söylemler birçok insana tanıdık gelebilir. Asıl değişim farklı birini bulmakla değil, bu görünmez döngüyü fark etmekle başlar. İlişkilerde tekrarlanan örüntülerin fark edilmesi, kişinin artık geçmişin değil, bugünün duygusal ihtiyaçlarıyla hareket etmesini sağlamasındaki ilk adımdır. Terapi sürecinde bu ilişkisel döngülerin düğümleri teker teker çözülebilir. Gerçek özgürlük, kiminle olduğundan çok ilişkide kim olduğunun farkına varmaya dayanır.
Yazar: Klinik Psikolog Emine Kıyga
